Esenyurt Bayan Masör Hizmeti Ebru

Esenyurt Bayan Masör

Esenyurt Bayan Masör

Neden bizlere bir masal okumuyor sunuz?.. Bu sabahki kediler ne güzeldi!» kadın Caroline güldü ve burnunu sildi. «Sağolun canlarım.» Yerlerimize yollandık. Kitabını açtı ve birinci derslikı büyüleyen baba kurbağa öyküsünü okudu. Radley’lerin evinin önünden dördüncü kere geçtiğimde -ikisi dörtnala- içim o ev kadar kararmıştı. Eğer yılın geri kalanı ilk günkü kadar dramatik geçecekse eğlenceli olabilirdi fakat okumasız yazmasız geçecek dokuz ay evden kaçmayı düşünmeme yol açıyordu. Akşfakat doğru seyahat planlarımın çoğunu tamamlamıştım. İşinden dönen Atticus’u karşılamak için Jem’le yarışmadım. Postane’nin köşesinden çıkınca ona doğru koşardık. Atticus öğlenleyin olanları unutmuşa benziyordu. Okulla ilgili sorular sordu. Tek heceli yanıtlar verdim. O da daha fazla üstüme varmadı. Calpurnia ne denli berbat bigün geçirdiğimi kim bilir anlamıştı. Yemeği hazırlayışını seyretmeme izin verdi. Çıtır ekmeği sık sık yapmazdı. Vakitı olmadığını söylerdi. İkimizin de okulda olduğu bugün süre bulmuştu. Çıtır ekmeğe bayıldığımı biliyordu.

Esenyurt Bayan Masör

«Seni çok özledim bugün,» dedi. «Ev öyle boş geldi ki, saat ikiymiş benzer biçimde radyoyu bile açtım.» «niçin? Yağmur olmayınca Jem ve ben evde olmayız ki…» «Biliyorum» dedi. «ama hep çevremde olmuş olursunuz. Günümün bilmiyorum ne kadarı sizleri çağırmakla geçer.» Mutfak iskemlesinden kalktı. «Çıtır ekmek yapacak zamanım var diye düşündüm. Haydi git de yemeği sofraya getireyim.» Calpurnia eğilip beni öptü. Ona neler bulunduğunu merak ederek içerki odaya geçtim. Herhalde benimle sulhmak istemişti. Bana hep sert davranırdı. Nihayetinde hatasının farkına varmış olmalıydı. Üzülüyordu ama üzgünüm diyemeyecek kadar inatçıydı. Bense günlük suçlarım yüzünden yorgundum. Yemekten sonrasında gazete okumaya oturan Atticus seslendi: «Scout, okumaya hazır mısın?» Tanrı dayanabileceğimden fazlasını veriyordu. Verandaya çıktım. Atticus peşimden geldi. «Bir şey mi oldu Scout?» Kendimi iyi hissetmediğimi ve onun için sakıncası yoksa okula gitmemeyi organize ettiğimü söyledim. Atticus salıncağa oturup ayak ayak üstüne attı. Parmakları saat cebine kaydı. Yalnızca böyle düşünebildiğini söylerdi. Sessizce bekledi. Ben de projemi güçlendirmeye çalıştım. «Sen hiç okula gitmedin ama işini bayağı kıvırıyorsun. Dedemin sana ve Jack Amca’ya öğrettiği şeklinde sen de bana öğretebilirsin.» «Hayır,» dedi Atticus.